15 Eylül 2009 Salı

Bölünme Korkusu


12 Eylül darbesinin ilk yıllarıydı. Konuşmacı bizlere bir devlet sırrı verecekti. Bu yüzden … ilinde görev yapan tüm öğretmenleri “…Kültür Merkezinde” toplamışlardı. İlgili makam sahibi konuşmasına, ‘burada konuşulanlar burada kalacak’ diyerek başlamıştı. Konuşmacı, ülkemizle ortak sınırı olan ülkeleri tek tek ele alarak, özelliklerini ve neden ülkemize düşman olduklarını bir bir anlattı.. Bütün komşu ülkeler bizi bölmeye çalışıyordu. Hele Ruslar yok muydu? İşleri güçleri sıcak denizlere inmekti. Bunun içinde kendi rejimlerini yani “Komünizmi “ ülkemize uygulatmak istiyorlardı. Emperyalist ülkeler Türkiye üzerinde oyunlar oynuyordu. Ülkemizin gelişmesini hiç bir ülke istemiyordu. Zaten Türk’ün Türk den başka dostu da yoktu. Dolayısıyla biz öğretmenlere büyük görevler düşüyordu. Yeni nesil bizim eserimiz olacaktı. Öğrencilerimizi de “Milli Eğitimin Temel Amaçları “ doğrultusunda yetiştirmeliydik. Yoksa ülkemiz bölünürdü.

O yıllardan bugüne baktığımızda kullanılan argümanlar hala aynı. Ülkemiz her an bölünme tehlikesiyle karşı karşıyaymış gibi “yaygaraya” devam ediliyor. Kendi varlık nedenlerini sürdürmek isteyenler, devamlı olarak ülkemizin bölüneceğini öne sürerek siyaset yapmaya ve insanlarımızı kandırmaya devam etmektedirler.

12 Eylül den önce de bölünüyorduk. Hatta daha önceki yıllarda bölünmemek için hem başbakanımızı astık hem de günahsız gençlerimizi idama yolladık. 12 Eylül’den sonra da bizi bölmek isteyenler çıktı. Zaten dünyada dostumuz yoktu ki. Herkes bize düşmandı. Herkes Türkiye’yi bölmek istiyordu.

Bölünmemek için 28 Şubatlar yapıldı. Her defasında mazeret (korkutma merkezli) aynıydı. Ceplerini dolduranlar da aynıydı. Koro halinde bizlere “Bölünürüz haa!!” kalıbını yerleştirirken ceplerini de doldurup duruyorlardı.

En son 301.madde; değiştirilirse bölünüyorduk. Şimdi de 66. madde söz konusu.

Terör başının idam edilmemesini sağlayan parti lideri hiç çekinmeden ve hiç düşünmeden olabilecek bir barışı engellemek için her önüne geleni “hain” diyerek damgalayıp duruyor. Yetmiyor iktidara gelirse hesap soracağını ilan ediyor. Hadi “MHP” rolü gereği bunu yapıyor, ya CHP? Tüm dünya da böylesine bir açılımın lokomotifliğini üstlenen sol partiler değil midir?

CHP ye oy verenler, artık CHP nin, bir sol parti olmadığını iyicene çivilemişlerdir.

25-30 yıldır süren savaşta birçok vatandaşımız öldü. Barış için ülke içi ve dış konjonktür uygun olmasına rağmen, solcu geçinen ana muhalefet partisi, MHP ile işbirliği yapıyor gibi görüntü sergiliyor. Bizi korkutanların avukatlığını yapıyor. Mazereti de hazır. “ Yoksa ülke bölünür.”

Diğer taraftan "iktidar" barışı gerçekleştirmeye yanaşmasaydı, bilerek “ABD düşmanlığı “ yayanların, ABD payandalı darbesinde gerçekleşecekti “ barış.”

Kendimi bildim bileli tüm dünya bizlere düşman gibi gösterildi. Komşularımız işi gücü bırakmış bizi bölmeye çalışıyorlardı. Şimdilerde ise sadece AB ve ABD bizi bölmeye çalışıyor gibi gösteriliyor. Bir de tabiî ki AK Parti.)))))))))”

Bu tür korkutmalar bizim kuşağın ömrünü yedi bitirdi. Cumhuriyet tarihi boyunca kişi başına düşen milli gelirimiz 3000 doları (son birkaç yıl öncesine kadar) neredeyse geçemedi. Gençliğimiz hep düşman üretmekle, bölünme korkmasıyla ve korkutmasıyla geçti.

Ama korkutanlar hep iyi yaşadılar. Kendileri ve aileleri hep ülkemizde rahat ettiler. Hiç birinin çocuğu doğuda er olarak askerlik yapmadı. PKK ile hiçbiri savaşmadı.

Birazcık temel hak ve özgürlükler istedik. Komünist olduk. Faşist olduk. Şeriatçı olduk. Bölücü olduk.

Özgürlük ortamıdır zenginliği sağlayan. Hesap sormadır. Bırakında artık bir de barışı görelim…

Korkmayalım bölünmeyiz…

1 yorum:

Yurtdışı Eğitim dedi ki...

Nefis bir yazı.. Elinize sağlık.